Afganistan ve Turizm
Turizm:
• Afganistan’da Turizm
• Gezilecek Yerler
Afganistan’da Turizm:
1970’li yıllar Afganistan turizmi açısından altın yıllardı. 90000 turist dünyanın dört bir köşesinden Afganistan’ın doğal güzelliklerini görmek ve halkın misafirperverliğine şahitlik etmek için Afganistan’ı ziyaret etti. 30 sene gibi savaşın getirdiği olumsuz etkilere rağmen Kabil hala kendi çekiciliğini korumaktadır ve kendi için eski ile yeniyi barındırıyor.Uluslararası toplumun ülkede bulunması, kalkınma projelerinin devam etmesi, kentin hızla modern bir yapıya doğru ilerleyişi huzurlu ve müreffeh bir geleceğe umut saçıyor.
Afganistan’ın birçok antik çağdan kalma tarihi yapıtları kendi bünyesinde barındırıyor ve tarihi 6000 yıla kadar dayanmaktadır. 2000 yıllık Buda Heykelleri, Mezar-ı Şerif’teki Hazreti Ali türbesi, Doğal güzellikleriyle Belh şehri, Band-e Amir gölü ve akan masmavi dereler ve kenarındaki dağ yamaçlarına yansıyan mükemmel görüntü Afganistan’ı gizemli bir güzelliğe büründürüyor.
Ayrıca Afganistan emperyal güçler için özel stratejik anlamı vardır. Büyük İskender’den Cengiz Han’a kadar emperyal ordular bir sürü gizemli eserler arkalarında bırakmışlardır. Büyük savaşlardan dolayı bir sürü tarihi eser daha keşfedilmemiş durumdadır. Afganistan devleti savaşın yıkımlarından kurtulmak için bir sürü projeler üzerinde çalışmaktadır. En büyük proje Başkent kabil’i diğer vilayetlerle bağlayan kara yolları üzerinedir. Öte yandan devlet turizm kültürünü geliştirmek için çaba harcamakta ve özel sektörün bu konuda gelişmesi için elinden geleni yapmaktadır. Dünya çapındaki turizm geleneğinin gelişmesiyle, Afganistan devleti bu konuda başarılı olmak için çok çaba göstermektedir. Özellikle Afganistan Dışişleri Bakanlığı, turizmin alt yapısının gelişmesi için bazı girişimlerde bulunmaktadır.
Gezilecek Güzel Yerler:
Kabil
Kabil 1776’dan beri Afganistan’ın başkenti konumundadır. Dünyada en hızlı gelişen şehirlerden biridir. Ayrıca Kabil şehri dört taraftan dağlarla çevrilmiş durumdadır ki ilkbaharda yeşil zümrüt rengini kendine alır ve kışın ise bembeyaz karla örtülü olur. Bu dağlar yazın özellikle güneş doğarken veya gün batımında erguvan ve morumsu renkle süslenir. Yüz yıllarca Kabil’i ziyaret eden kişiler şehrin gizemli güzelliğini kaleme almış ve günümüzde de ziyaret edenler şehrin güzelliğiyle sarhoş olmaktadırlar. Gerici Taliban rejiminden sonraki Kabil’in foto galerisi:
Kabil’de görülmesi gereken yerler:
Balahisar:
Dağın tepesine inşaa edilmiş ve tarihi milattan önce 6. yüz yıla dayanan bu kale yüz yıllarca Afgan hükümdarlarının makam yeri olmuştur. 1880 Afgan- İngiliz savaşında tahrip edilene kadar birçok heyecan verici tarihi olaylara şahitlik etmiştir.
Arg (Saray):
Emir Abdulrahman Han (1880-1901) Balahisar sayrayının yerine bu sarayı yaptırdı. Arg’ın içerisinde Salamhane (Selam Salonu) ve Dilguşa adında ayrı iki saray daha bulunmaktadır. Halihazırda cumhurbaşkanlığı ve eski kral Mohammad Zahir Şah’ın makamı burada bulunmaktadır.
Eski Şehrin Duvarları:
Eski Kabil’in duvarları Balahisar’dan başlıyor. Bu duvarlar 7 metre yükseklik ve 3 metre de kalınlıkta olup Ak Hun imparatorluğu dönemine aittir. (5.Yüzyıl)
Türbeler:
Başkenti Kandahar’dan Kabil’e taşıyan Ahmad Şah Durrani’in oğlu Timur Şah’ın türbesi 1871’de yapılmıştır. Öten yandan Afganistan’ın en güçlü emirlerinden olan Abdulrahman Han’ın türbesi de şehrin en göze çarpan yerlerinden biridir. Bu türbe Kabil’in Zernigar Parkı’nın içerisinde olup Afganistan’ın 19. yüzyıldaki mimarisinin çok güzel bir örneğidir. Ayrıca Nadir Şah’ın beyaz mermer taşından yapılan türbesi de Kabil’in Marancan tepesinin üzerinde göze çarpmaktadır.
Bağbala :
Şehrin Kuzeyi’nde yüksek bir tepenin üzerine inşaa edilmiş ve uzaktan parlayan kubbeli bir saraydır. Etrafı Çam ağaçlarıyla çevrilmiş, yaz sarayı olarak kullanılan ve büyük yüzme havuzuna sahiptir. Şuan Dışişleri Bakanlığı’nın konuklarının ağırlaması için restore edilmektedir.
Bağbabur (Babür Bahçesi):
16. Yüzyılın ortalarında Moğol imparatorluğunun kurucusu Babür Şah tarafından yaptırılmıştır. Bu tarihi esere daha sonra Emir Abdulrahman Han tarafından yaz konukevleri yaptırılmıştır. Bu parkta imparator Şah Cihan tarafından yaptırılan bir camii ve ayrıca Babür Şah’ın mezarı bulunmaktadır. 1530 yılında Babür Şah Agra’da vefat etti. Ama bu bahçelere o kadar aşıktı ki vefat ettikten sonra oraya gömülmesini istedi ve bu arzusu Afgan eşi Bibi Mubaraka tarafından gerçekleşti.
Milli Müze:
Darul Aman semtindedir ve Afganistan’ın binlerce yıllık tarihini gözler önüne sermektedir. Tarih öncesinden modern zamana kadarki el yapıtları bu müzeden bulunmaktadır.
Pazar Yerleri:
Kabil’in renkli pazarları müşterileri alış veriş yapmaya ve sihirli ortamı görmeye itmektedir. Şahr-e Nev’deki Koçe Morgha sokağı en meşhur pazar yerlerinden biridir.
Camiler:
Kabil’de birçok güzel cami bulunmaktadır.
Şehrin merkezindeki meşhur camiler:
Pule HiştiCamisi
Şah-i Do Şemşire Camisi
Şirpur Camisi
Edgahs Camisi
Seyid Mecnun Şah Camisi
Kabil Çevresi:
İstalif:
İstalif Kabil’in Kuzey tarafında, Daman Dağları’nın eteğindedir. Etrafı kuru tepeler ve yemyeşil köylerle çevrilmiştir. Bu vadi en meşhur ve en güzel yerlerden biridir. İstalif yemyeşil köyleri, porselen ürünleri ve güzel pazar yerleriyle ünlüdür. Bu yeri ziyaret ederken Afganistan’ın köy yaşamıyla tanışırsınız. Bu mıntıka Kabil’in Şimali olarak da bilinen ve yüz çeşit üzüm meyvesinin üretildiği yerdir.
Garagi Kabil:
Afganistan geçilmesi çok çetin olan vadileriyle meşhur bir ülkedir ve Garagi Kabil bu vadilerin en güzellerinden biridir. Garagi vadisinin en yüksek yerinde konumlanmış Kart Oyunu Evi tatil günlerinizi geçirebileceğiniz en muhteşem yerlerden biridir. Bu yere tırmanmak için çok çetin keçi yollarından geçilmesi ve üç kilometre gibi yaya yürümeniz gerekiyor.
Güldere-i Estopa:
Dördüncü yüzyıldan kalma bu tarihi eser bir podyum üzerine inşaa edilmiştir. Zemini kare şeklinde tasarlanmış, güzel nakışlarla oyulmuş ve tepeden birbirine bağlanmış sütunlar ve güzel heykeller bu yapıtın özelliklerindendir. Çiçek nakışlı duvarları o dönemin zirvedeki mimarisini gösteren diğer bir şaheserdir. Estopa alçı ile sıvanmış, kızılımsı bir rengi vardır.
Pağman:
Yazın Kabil halkının en uğrak yerlerinden biri Pağmandır. 1919 yılında İstiklal savaşından sonra Kral Amanullah Han tarafından yaptırılan Zafer Anıt’ı tüm ihtişamıyla Pağman meydanının merkezinde gözleri boyamaktadır. Kamu Milli Parkı’nın kenarında uzanan caddenin bir tarafı, gezginleri ağırlamak için çeşitli resturantlarla doludur. Pağman’dan Kabil’e dönerken Karga gölü ve 1900’lerin başında Emir Abdulrahman Han tarafından yaptırılan golf sahalarıyla karşılaşabilirsiniz.
Gazne :
Gazni özellikle koyun postundan yapılan deri ceketleriyle en önemli ticari merkezlerden biridir. Hindistan’ın Kuzeyi ile bazı Orta Asya ülkelerini kapsayan ve 994- 1160 yılları arasında Gazne devleti olarak büyük coğrafyaya hüküm sürmüş Gaznelilerin ihtişamlı başkenti de burasıdır. Hindistan’a doğru uzanan birçok savaş da buradan başlamış ve Hindistan’ın büyük bölümüne İslam dini buradan götürülmüştür. Bu muhteşem şehir ilk önce 869 yılında Araplarla, 1151 yılında ise Sultan Aladdin Guri ve 1221 yılında ise Cengiz Han tarafından tahrip edilmiştir. Bu şehir ne kadar ticari anlamda Afganistan için çok stratejik bir nokta olsa da maalesef eski tarihi gücüne kavuşması imkansızdır.
Gazne’de gezilecek yerler:
Arg:
Afganistan’da görebileceğiniz en ihtişamlı kalelerden biridir. Birinci İngiliz- Afgan savaşında tahrip edilmesine rağmen tekrar restore edildi. Fakat eski tarihi şanından çok uzaktadır.
Sultan Üçüncü Mesud Sarayı:
Gazneli devletinin mahkeme olarak kullandığı yerdir. Kral odası, devlet ofisi, asker konutu, minareli camii, yeşil alanlar ve saltanat binasından oluşmaktadır.
Minareler:
Gaznede hala ayakta duran iki minare Sultan Üçüncü Mesud (1099-1114) ve Behram Şah (1118-1152) tarafından yaptırılmıştır. Şuanda bu minarelerin sadece bazı kısımları ziyaretçiler için açıktır. Bu minareler türlü çiçek nakışlı, kadim hatlar ve geometrik şekillerle süslenmiştir.
Diğer Görülecek yerler:
Sultan Muhammed türbesi, İslami sanatlar müzesi, komutan Estopa tepesi ve Fatih Han Barakzai türbesi diğer gezilecek yerlerdendir.
Kandahar:
Kandahar modern Afganistan’ın ilk başkentidir ve Ahmad Şah Durrani tarafından 1747 yılında kurulmuştur. Kandahar’ın nüfusu şuan bir milyon kişiden oluşmaktadır. Ayrıca Kabil- Herat karayolunun üzerinde konumlanmış bulunmaktadır. Kandahar çok eski tarihi kendinde barındırmaktadır. Büyük İskender Makedon kralı burada birkaç kez moğollar ve diğer güçlerle burada savaşmıştır. İlk kez kahraman genç Afganlar 18. yüzyılda iki güçlü imparatorluğu yıkarak ilk önce Mirvais Hotek ve daha sonra Ahmad Şah Durrani ile kraliyet rejimini Afganistan’a getirmişlerdir.
Kandahar’daki Tarihi Yerler:
Hırka-i Şerif:
Afganistan’ın en mukaddes eserlerinden biri olan Hazret-i Muhammed’in Hırka-i Şerif’i Ahmad Şah Durrani tarafından Kandahar’a getirilmiştir.
Çehl Zine (Kırk Basamak):
Bu ilginç tarihi eser kırk basamakla tepeye çıkılan ve sonunda taştan oyulmuş bir odası olan bir yerdir. Odanın ortasında yine büyük bir taş parçasına yazılan tarihi bir eser bulunmaktadır. Bu taşa : (Bu eser Babür Şah, Moğol imparatorluğunun kurucusu tarafından yaptırılmıştır) diye yazılmıştır. Ayrıca o dönemki Babür imparatorluğunun coğrafi genişliğinden de bahsedilmiştir.
Laşkargah Kalesi:
Laşkargah Helmand vilayetinin başkentidir ve Helmand’ın Argandab vadisinin bölgesine kurulmuştur. Laşkargah Kalesi oranın yeşil bir alan olması için zamanın hükümdarları tarafından inşaa edilen bir yapıttır. Bu kale Laşkargah’ın Güney tarafında bulunmaktadır. Kale, Avesta kitabında 1. yüzyıldaki Ahameniş imparatorluğunun en önemli şehirlerinden biri olarak kayda geçmiştir. İspatı çok güç olsa da bu şehir milattan önce 1661 yılında işgal edildiği söyleniyor. 9. Hicri yüzyılında bu şehir Güney Batı bölgesinde ikinci şehir konumundaydı. Bir Arap gezginin yazısına göre bu şehir Sistan bölgesinin en uygar şehirlerinden biriydi. Bu şehirde birçok çeşit doğal meyveler yetiştirmektedir. Laşkargah şehri 11. yüzyıldan 12. yüzyılın ortalarına kadar Gaznelilerin kışın kullandığı merkezlerinden biriydi. 1151 yılında Guriler tarafından ve de 1220 yılında ise Moğollar tarafından tamamen yıkılıp tahrip edilmiştir. Bu tarihi şehrin yıkıntılarını izleyen bir kişi, şehrin doğu imparatorluğunun ne kadar önemli ve ihtişamlı bir parçası olduğunu hissedebilmektedir. Bu tarihi eserde göze çarpan ilk şey duvar yüksekliğinin 80 fit olduğudur.
Herat:
Herat şehrinin tarihi tarip ve yeniden inşaa ile geçmiştir. Bu tarihi şehri kim fethettiyse kendine özel mimarisiyle birer güzel eser peşinde bırakmıştır. İlk kez Büyük İskender bu şehri aldığında bazı inşaa işlemleri yapmıştır. 4. yüzyılda Büyük İskender hala şehrin ortasında ayakta duran bir kale yaptırmıştır. Herat şehri, Gazneli hükümdarları yenilgiye uğrattıktan sonra 1040- 1175 yılları arası Selçuklu hükümdarlarının merkeziydi. Ondan sonra Herat şehri Guri’lerin eline geçti ve Harezmşah devleti tarafından işgal edilene kadar Guri’lerin merkezi oldu. 1221 yılında Herat Cengiz Han’ın Tuli ve Mengul adlı iki oğlu tarafından bir müddet yönetilti. Fakat Herat halkının ayaklanmasıyla ikisi de öldürüldü ve Cengiz Han’ın öfkelenmesine ve 80 bin askeriyle bu şehre saldırmasıyla sonuçlandı. Bu olayda Cengiz Han 6 ay Herat şehrini kuşattıktan sonra şehre girerek büyük katliam yaptı. Şehirde sadece 40 kişi yaşamda kalmıştır. Yine Herat şehri 1381 senesinde Timur tarafından yakılıp yıkıldı. Timur’dan sonra Oğlu Şahruh Han Herat şehrini yeniden ihya etti. Şahruh şehri kültür ve sanat merkezine dönüştürdü. Timuriler döneminde Herat’ta büyük şair (Cami) ve usta minyatürcü Üstad Behzad yaşamıştır. Bu dönemde Gevher Şad Begüm sarayı inşaa edilip eski ihtişamlı dönemine döndü.
Herat’ta Görülecek Yerler:
Büyük İskender Kalesi: Temel olarak bu kale Büyük İskender tarafından yaptırılmıştır. Tarih sayfasında birçok işgalci tarafından tahrip edildiyese de bu eser hala şehrin en görkemli yapıtlarından olarak konumunu korumuştur. Bu kale, Gazneliler, Guriler, Selçuklular, Moğollar, Timuriler, Sefeviler ve diğer hükümdarların en sevdiği mekanlardan biri olmuştur.
Herat Büyük Camisi:
Şehir merkezinde olan bu caminin geçmişi zerdüştiler dönemine kadar uzanmaktadır. Bu camii defalarca restore edilerek ve şuanda sağlam bir şekilde ayakta durmaktadır.
Güzergah:
Bu yapıtın içerisinde 1428 yılında Şahruh Şah tarafından yaptırılan büyük düşünür ve şair Hoca Abdullah Ansari’nin türbesi bulunmaktadır. Ayrıca yapıtın avlusunda Emir Dost Muhammed Han’ın da mezarı bulunmaktadır.
Gevher Şad Begüm Türbesi:
Bu türbe Timur’un küçük oğlu Şahruh Şah’ın eşi Gevher Şad Begüm için yaptırılmıştır. Açık rengi ve kaburgalı kubbesi Timur imparatorluğu dönemi mimarisinin göstergesidir.
Mevlana Cami Türbesi:
1414 yılında doğan Mevlana Cami 15. yüzyılın en büyük şairlerinden olmuştur. Yaşadığı zamanda en meşhur kişilerden biriydi. 1492 yılında Herat’ta vefat etmiştir ve mezarı üzerinde fıstık ağacı büyümüştür.
Minareler:
15. yüzyılın sonlarına doğru 12 minareli ibadet evi inşaa edilmiştir ki günümüzde bu minarelerden sadece 6 tanesi ayakta kalabilmiştir. Bu yapıt Timur imparatorluğunun büyük başarılarından birisidir. Bu ibadet evi dönemin kraliçesi tarafından imparatora hediye edilmiştir. Bu eser bir medrese ve bir de ibadet yerinden oluşmaktadır. Yapıtın Asya kıtasına özel mimarisi en ilgi çekici yanlarından biridir.
Çarsu Pazarı:
Herat pazarı canlılığı ve çeşitli kültürüyle dünyanın en önemli ticaret merkezlerinden biri konumundaydı. O zamanlar insanlar Kervan ile Çin ve Avrupaya buradan seyahat ederdi. Günümüzde de özellikle Herat’ın el halıları ve mavi renkteki porselen ürünleri gezginler için en güzel hediyelik eşyalardandır.
Belh’e Giden Yol:
Belh yolu Hindukuş dağlarından Saleng tüneline kadar 336 kilometre yoldur. Bu yolda giderken yüksek irtifada birçok seyahat tecrübesi edinmenizi ve ilginç yerleri görmenizi sağlar. Kabil’e 240 kilometre ve Pul-e Humri’ye 12 kilometre uzaklıkta olan Surh Kutel tarafına giderseniz milattan önce 130 yılında Kaneşka, Kuşani imparatoru tarafından inşaa edilen tapınak ile karşılaşırsınız. Bu tarihi eser Afganistan eski mimarisinin en güzel örneklerindendir. Maalesef bu yapıt Kuşaniler’den sonra gelen Yeftaliler tarafından yakılmıştır. Buradan Semengan’ın merkezi Aybek’e kadar 70 kilometre uzaklıktadır. Aybek’in 2 kilometre gibi uzağında Budistlerden kalma milattan önce 4.yüzyılda yapılmış bir tapınak mevcuttur. Buranın halkı bu tapınağa Rüstem Tahtı adını koymuşlardır. Rüstem hakkında Gazne’de yazılan Şahname’de şöyle denmektedir: 1010 yılında Rüstem Semengan Kralı prensesi ile evlenmiştir. Prenses öldüğünde onu tacıyla birlikte Yeke Tepesi’ne, manastırın karşısına defnetmişlerdir. Bu yapıt büyük ihtimalle Yeftaliler tarafından milattan önce 460’ta tahrip edilmiştir. Bu tapınaktan 60 kilometre öteye yani Kuzey’e giderseniz Taşkurgan (Hulm) şehri ile karşılaşırsınız. Burası da Afganistan’ın en eski pazarlarından biriydi. Burada Emir Abdulrahman Han’ın güzel sarayını gezebilirsiniz.
Mezar-ı Şerif:
Mezar-ı Şerif Belh vilayetinin merkezidir. Mezar-ı Şerif ünlü karakul postunun merkezidir. Öte yandan güzel Türkmen el halısının da dünya pazarına gittiği merkezlerden biridir. Bu şehir Hazret-i Ali İslam dünyasının dördüncü halifesinin mezarı burada bulunduğu inancı için meşhurdur. Hazret-i Ali 661 senesi Bağdat’a yakın Kufe şehrinde şehadete ermiştir. Şehadetten sonra düşmanları korkusundan arkadaşları naaşını defnetmemişler ve yerine peykerini beyaz bir deveye yükleyerek deve yorulana kadar takip ederek, devenin durduğu yere defnetmeyi planlamışlardır. Böylece devenin yorulup durduğu yere defnetmişler ve uzun yıllarca Hazret-i Ali’nin mezar yeri bilinmemekteydi. Sonunda Selçuklu Sultan Sancar tarafından keşfedilip ve 1136 yılında mezarı bir türbe şekline getirildi. Fakat Cengiz Han bu türbeyi tahrip etmiştir. İkinci kez bu mezar Sultan Hüseyin Baykara dönemine kadar gizli kalmıştır. Son olarak Sultan Hüseyin Baykara tarafından 1481 yılında Belh şehrinin merkezinde bir mezar yaptırıldı ve Mezar-ı Şerif de ismini böylece kazanmış oldu. 15. yüzyıldaki ilk tasarımından fazla bir şey kalmadıysa da ilk tasarımının şeklini koruması onu daha da güzel kılmaktadır. Ayrıca binlerce beyaz güvercin bu mezarın etrafına yuva kurmuştur. Buraya nevruzu ve yeni hicri şemsi yılı kutlamak için (21 Mart) Afganistan’ın dört bir köşesinden insanlar gelmektedir.
Belh:
Eski ihtişamlı tarihi ile ünlü küçük bir şehirdir. Zerdüşt 5. yüzyılda Amu Derya’nın tanrıçası Anahita’nın beş bin kişiyi kendine aşık ettiği için bu şehri övmektedir. Afganistan’ın tüm bölgesinde budizm revaçta olan Kuşaniler döneminde Belh şehrinde bir sürü tapınak bulunmaktadydı. Araplar bu şehri Şehirlerin Anası olarak anarlar öyle ki Samaniler zamanında bu şehirde 40 camii bulunmaktaydı.
Belh’te Gezilecek Yerler:
Seyid Subhan Kuli Han Medresesi Eski şehrin kalıntıları özellikle şehir duvarları. Hoca Abu Nasr Parsa camii ve türbesi. Rabia Belhi mezarı. No Gumbad Camii (9 Kubbeli Camii). Bu güzel camii Afganistan’ın tarihi eserlerinden olup Afganistan’ın ilk İslami dönemine ait yapıtlardan biri olarak kayda geçmiştir. Özellikle Mevlana’nın babası tarafından yönetilen medresenin kalıntıları da bu şehirde bulunmaktadır. Mevlana ilk derslerini burada babasından almıştır. Belh’in ihtişamı maalesef Cengiz Han’ın saldırısyla 1220’de son bulmuştur.
Celalabad:
Celalabad Kabil şehrinin 150 kilometre doğu tarafında yer almaktadır. Nağlu, Surubi ve Darunta vadilerinden geçtikten sonra Kabil’e bağlanıyor. Celalabad’ın merkezi Ningarhar şehri dağlarla çevrilmiş ve yemyeşil alanları bu şehri bir kış başkentine çevirmiştir. Günümüzde bu şehirde inşaa edilmiş muhteşem evler gezginleri daha da kendine çekmektedir. Bu şehirin bir diğer kültürel faaliyeti, turunç çiçeği festivalidir ki bu festivalde şiir yarışması düzenlenir. Ayrıca Hindu’ların Visak festivali de bu şehre güzellik katan diğer bir faaliyettir. Serac-il Emarat Emir Habibullah Han ve Kral Amanullah Han’ın kış aylarında yaşadıkları saray idi. Gerçi 1929 senesinde binası tahrip edildi fakat güzel bahçesi kullanıma açık kaldı. Her iki kralın da mezarı bu binanın önünde yer almaktadır. Celalabad, Nuristan ve Hayber geçidine giden yolcular için bir durak konumundadır. Buda yaşıyorken en büyük budist tapınak bu şehirdeydi ve birçok Hindu mezhepli her yıl burayı ziyaret eder. Gerçi tapınak zamanla yok olmuştur fakat yine de tapınağın kalıntıları tarihi bir anlam taşımaktadır.
Nuristan:
Nuristan, Lağman ve Ningarhar vilayetlerini de kendi içinde kapsayan ve yaklaşık 600000 nüfusa sahip bir coğrafyadır. Bu alan 5000 kilometre kare alana sahip olup yemyeşil vadilerden oluşmaktadır. Buranın halkı birçok dil konuşmaktadır. Bu coğrafyanın dili özellikle Hint-Avrupa dil ailesinden olup burada yaşayan halkın kültürü birbirinden çok farklıdır. İnsanlar oturmak için özel olarak dört ayaklı tahtadan oturakları kullanmaktadırlar. Ayrıca buranın halkı müzik sanatı olarak da kendilerine has kültürü vardır. Afganistan bölgesine İslam dini yayıldıktan sonra da buranın insanları kendi dinini yüzyıllarca yaşamaya devam ettiler. Bu yüzden adı Nuristan’a değişmeden önce buraya Kafiristan adı koymuşlardı. 1895 yılında Emir Abdulrahman Han buranın halkını müslümanlaştırdı ve adını da Nuristan olarak koydu. Nuristan’ın bazı yerlerine ulaşmak çok çetin ve bazen de imkansızdır. Çoğu yerlerine yaya gitmek zorunda kalacaksınız. Hatta bazı yerlerden atlar bile geçemiyor. Yine de Timur Şah Nuristan’ı gezmenin ayrı bir keyfi olduğunu itiraf etmekte ve buranın insanlarının çok savaşçı olduğunu yazmaktadır. Neredeyse Nuristan’daki tüm kasabalar tepeler üzerine inşaa edilmiştir.
Bamyan:
Bamyan turizm açısından Afganistan’ın en merak edilen yerlerinden biridir. Deniz seviyesinden 2500 metre yükseklikte olan bu şehir 240 kilometre Kabil’in uzağındadır. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist bu şehri ziyaret etmektedir. Güney tarafı karlı Kohe Baba dağları ile çevrili ve Kuzey tarafı ise dağı oyarak yapılan ve Buda heykellerinin olduğu dağla güzel bir vadi oluşmaktadır. Kendine özel nakışları ve doğal rengi bu heykelleri insan için çok çekici kılmaktadır. Bu heykeller Kanişka zamanında budizm mezhebini tebliğ ve yayamak için yapılmıştır. 38 metre yüksekliği olan heykel Kanişka’nın kendi hayatı zamanında ve daha büyük olan ve yüksekliği 55 metreye ulaşan heykel ise iki yüzyıl sonra yapılmıştır. Öte yandan rahipler için daha küçük ve 6.5 metre yükseklikte olan heykelin yanında binlerce mağara oluşturulmuştur. Her sene binlerce budist burayı ziyaret etmekteydi. 9. yüzyılda ise Bamyan şehri İslam ordusu tarafından fethedildi.
Bamyan’da görmeniz gereken yerler:
Galgala Şehri:
1221 yılında Cengiz Han’ın torunu burada öldürülünce moğollar Bamyan’a saldırıyor ve burayı tahrip ediyorlar. Çok gürültülü bir şehir olan, dolayısıyla ona Galgala kalesi adı verilmiş kaleyi de neredeyse yok ediyor. Cengiz Han’ın saldırısından önceki Bamyan’ın güzelliğini hala bu kalıntılardan hissedebilirsiniz.
Zahak Kalesi:
12. ve 13. yüzyıllardan kalma ve ana şehri savunmak için Sasaniler tarafından şehrin dışında inşaa edilen bu kale de ne yazık ki Cengiz Han’ın saldırısının kurbanı olmuştur ama yine de bazı kalıntılarını görebilirsiniz.
Acar Vadisi:
Çok güzel bir vadi olup rengarenk dağlarla çevrilmiştir. Balıklarla dolu bir gölü vardır. Burada yüzerseniz etrafındaki dağların sihirli manzarasıyla size unutulmaz anlar yaşatacaktır.
Band-i Amir:
Afganistan’ı gezen kişiler buranın doğal güzelliklerinden ve misafirperver insanlarından hayret eder. Türkistan çöllerinden Güney çölüne, Büyük İskender’den Marcopolo’ya kadar burada iz bulabilirsiniz. Öte yandan Afganistan’ın el değmemiş doğal güzelliği insanı büyülemektedir. Fakat Band-i Amir tüm bu güzelliklerden daha da ayrı bir yerdir. Bu göl Hazaracat dağının arasından deniz seviyesinden 3000 metre yükseklikte oluşmuştur ve uzunluğu 75 kilometreye ulaşmaktadır. Kendine özel mavi rengi insanın gözünü büyülüyor.
Cam Minaresi:
Kabil-Herat karayolunda giderken özel bir yere uğrarsınız ki sizi kendine çeker. Bu karayolu Bamyan ve Band-i Amir ve Panca’dan geçtikten sonra Gur vilayetinin merkezi Çeğçeran’a ulaşır. Çeğçeran’dan Kuzey’e doğru yol alırken bir vadiye ulaşırsınız ki kuru dağlarla çevrilidir. Cam minaresi işte bu vadide 65 metrelik yüksekliğiyle gözleri süsler. Bu yapıt Kudbuddin tarafından inşaa edilmiştir. Bu eser Guriler dönemine aittir. Ayrıca bu tarihi minarenin etrafında sıcak doğal sular bulunmaktadır.
Ulaşım Yolları:
Özellikle 1960’lı yıllarda karayolların çoğu eski Sovyetler birliği ve ABD tarafından yapılmıştır. Afganistan’ın Kuzey’ini Güney’ine bağlayan önemli Saleng tüneli 1964 senesinde yapılmıştır. Herat, Kandahar, Kabil ve Gazne- Kabil ve oradan da Pakistan’a ulaşan Karayolları ilkel şekilde yapılmıştır. Taliban rejimi sonrası 2001 yılından sonra Afganistan’ın tüm karayolları yeniden restore edilmiş ve ayrıca birçok yeni yollar yapılmış ve günümüzde de hızlı bir şekilde kara yolları yapımına devam edilmektedir.
Havayolları:
Afganistan havacılık tarihinde, Ariana Afgan Havayolları’nın önemli bir yeri vardır. Bu hava yolları yerel ve uluslararası birçok yere uçuş gerçekleştirmektedir. Şuan Ariana Afgan Havayolları Afganistan’ın birçok noktasıyla birlikte Yeni Delhi, İslamabad, Dubai, Moskova, İstanbul, Frankfurt ve Tahran gibi yerlere uçuşu vardır. 2003 yılında Kam Air Havayolları şirketi de Afganistan havacılık sektöründe çalışmaya başladı ve bazı Asya ve Avrupa ülkelerine seferleri vardır. Daha çok bilgi almak için Ariana Afgan Havayolları websitesnin ziyaret edebilirsiniz:
Kam Air Havayolları:
Afganistan Havaalanları:
© Embassy Of Afghanistan Ankara,
All rights reserved.
Reklam Ajansı Ankara